Sayfalar

MARDİN’DE SİLSEL (SELSEBİL/ÇEŞMEDEN AKAN SU) SAFSATASI

Silsel Proje safsatası 14. 05.2012 tarihinde Mardin ile ilgili proje; Arapça kelimeleri Süryanileştirildiği gibi, bütün alem Haberturk ulusal t.v de saat 18.15’te Balçiçek sunucu, Sinetek kısa metrajlı film yapımcısı Kutluğ Ataman’la yapılan söyleşide konuyla ilgili paradoks ve Mardin halkıyla ilgili gayri ahlaki yöntemlere başvuruldu.
      Konu; Sözde Süryani mahallesinde adlandırılan bugünkü D.Bakır kapı mahallesinde Nasra  Hindioğlu evinde düzmece ve astarı olmayan söyleşide türkuaz şeklinde hırka üzerinde göğü sembol edecek şekilde tahta baskıdan motif tasarlarmış güya. Amaç Süryaniler, zulümden baskıdan dolayı, yazın sıcaktan avlularda damlarda yatmadıklarından bu gök hasretini bu motifle tavanlarda asarlarmış, bu gök hasreti şu anda yapılmakta olan sinsel projesinin bir ürünüdür demekteler.

       Bu motif çizilmenin amacı: Vaktiyle Mardin’de can güvenlikleri olmadığından yazın damlarda yatamıyorlarmış. Tarih boyunca Mardin’de herkes yazın evin damlarında taht denilen ahşaptan yapılma yerde  yataklar serilir yatılır. İddialarına göre öyle karanlık günler geçirmişlerdir ki telliklerini çıkartıp sokaklarda yalın ayakla dolaşırlarmış, ne güzel bir proje bu safsatayla; onların sayesinde Kutluğ Ataman da Avrupa’dan çekeceği film senaryosundan belki bir Nobel ödül alır onlara da minnet borcunu bu şekilde öder, al gülüm ver gülüm misali onlarda proje karşılığını alırlar bir taşla iki kuş vururlar. Kutluğ Ataman ifadesine göre “bana bunları anlattıklarında inandım ve araştırmaya gerek görmedim.” Demektedir neden?.

   Kutluğ Ataman kimdir? 12 Eylül’den önce Sinematek kısa metrajlı film yapımcısı. Mardin’de kırk millet var bu zulmü kimler yapmış acaba açıklasınlar!
1-        Bu olay hangi tarihlerde oldu? Yakın dönemde mi? Yoksa Osmanlı döneminde?
2-        Mardin’de hiçbir zaman yoğun oldukları Yakubi Süryani mahallesi yoktur
3-        Diyarbakırkapı (Bap ıl Meşkiyye)  adlandırılan mahalle Ermenilerin ve Meşkevi denilen aşiretin, halkın, yoğun oldukları mahalleydi, baltayı yine taşa vurdular, çünkü tehcirden sonra belki birkaç aile Ermenilerden boşalan evlere Yakubilere geçmiş olabilir. Bu  Yakubi Süryaniler için olasılık hesabıdır.
4-        T.C Başbakanı Recep Tayip Erdoğan bundan birkaç yıl önce Mardin’de yaptığı bir ziyaret esnasında Nasra teyzeyle yapılan konuşma torunlarından biri Anneannesi Süryanice konuştuğunu söyledi oysa Nasra Arapça anadilinden başka bir dil bilmez tercümeyi yapan şahıs neden Arapça söylemedi? Süryanice söyledi açıkça yalan söylemiştir. Başbakan Mardin’de Nasra’ya ödül verdiğinde devlet memuru olan bir yetkili torununa soru sorar “Anneannen  hangi dil konuştu?”  Torunun yanıtı ilginçtir; Arapça söylemesi gerekirken Süryanice söyledi, neden Arapça yerine,  Süryanice konuştuğu propagandası yapıldı? Halbuki Hıristiyan hiçbir Mardinli Süryanice bilmiyor…
5-        Kutluğ Ataman’ın Mardin ziyaretinde televizyonda yaptığı konuşma hakkında  neden araştırmayı gerek görmedi? Yakubilerin İddialarına bakılacaksa sinsel Arapça olmayıp Aramice olduğunu ifade edildi.
   Yakubiler, bu tür kaba yanıltmalarla bir taşla birkaç kuşu birden vurmak isterler. Birincisi, kendilerini 5500 yıldan beri buralarda (Mardin tepesinde) olduklarını. İkincisi, “geçmişten günümüze kadar Mardin uygarlığının mirasçısı” olduklarını ileri sürmekteler. Üçüncüsü de bu kültürü kendilerine özgü olduğunu yaygarasında bulunmaktalar.


Mezopotamya’daki Yakubi-Süryani Topluluklarına ait köy kiliselerinin Yakubi-Süryani sanat ve mimarisinin yoksulluğu göstermektedir.

   İlgiyi çekmek için kadim Süryaniler sıfatını kendilerine yakıştırmaktalar. Kendilerine özgü ve Süryani mahallerin Mardin’de olduğu, Süryani şehri izlenimi vermekteler ve şehirde onlardan başka kimse yaşamadığı propagandasında bulunurlar. Herkes bilmektedir ki Mardin halkını oluşturan topluluk Arap Halkı olduğunu, ve eski Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet ününü hatıralarında yerli ahalinin Arap olduğunu yazılıdır. Ve Ermeniler, Mardin’de sanatkar konumundadır. 19. yüzyılda görkemli binaları yapımında damgaları vardır.
Telkâri sanatı icra eden Süphi ıl Halip (Hindioğlu) hakkında Tomas Çerme şöyle demektedir; “kuyumculuk sanatını ben ona öğrettim,”
Kuyumculuk sanatında yapılan Telkari işlemesi Yakubi Süryanilere mal edilmektedir. Halbuki bu sanat Sümer topluluklara ait olduğu kanıtlanmıştır.[1] Süryaniler de Avrupa’da sıklıkla “Suriyeli Hıristiyanlar olarak adlandırılır. “Keldan veya Asuriler, isimleri herhangi bir ayırtma gitmeden aynı halk için kullanılır. Dilleri, dinleri, medeniyetleri ve gelenekleri birdir. Birbirinden ayrı değildir. Fakat aralarında Hıristiyanlık yayılınca, putperestliği anımsatan her şeyden nefret ettikleri için Asuri-Keldani isimlerini terk ettiler.
  
      Zira o dönemde Keldan adı müneccimlik ile eşdeğer hale gelmişti. Bu yüzden kendilerine Doğulular, kiliselerine de Doğu Kilisesi adını verdiler. Ancak Süryani ismi dışardan Avrupalılar tarafından Yakubi Süryani yakıştırılan bir isimdir. Bu ismi ilk defa Mısırlılar ardından Yunanlılar, Suriye halkı için kullandılar.
Eski devlet bakanı Fehmi Adak tarafından Mardin’de;Suphi usta ÇATOM da ücretle çalıştığını bilinmektedir. Halbuki çocukları bu işi icra etmemektedir, söylentilere bakacak olursak yapılan şikayet üzerine sosyal güvenlik sigortalarını da iptal edilmiştir. Burada Devletin amacı telkari sanatı yaşatmak ve devlet, usta çırak ilişkisinde bu sanatı gelecek kuşaklara aktarmaktır.Hükümet bu işe iyi para harcamaktadır. Amaç Sümer uygarlığına ait olan bu sanatı yaşatmaktır. Ve bu gümüş, altın telkari markası da Sümerlere aittir.

     Oysa  Mardin’e gelen televizyon kanalları kendi mensup olduğu Yakubi propagandası yapmaktadır. Şöyle der “usta Süryani çıraklar Müslüman” olduklarını her t.v çekiminde bu sözleri söyler, resmen gerçekleri yansıtmamaktadır. Bu sanatı Ustaları Ermeni kişiler tarafından öğrettikleri söz etmemektedir, verdiği emeğe  yazık, çok yazık, insan Ermeni Tomas ustasından bahsetmez mi? Ve bu hareketle bir vefasızlık örneğidir.

   Herkes tarafından bilinmektedir ki, Mardin merkez halkı Arap halkından oluştuğu, yoğun olarak da daha önceleri gayri Müslim nüfus merkezde Ermeniler olduğu, tehcirden daha sonra köylerden Mardin Merkeze gelen; Süryani Yakubilerdir. İslamiyet’ten önce Suriye’de birçok Arap kabilesi Yakubi Süryani kilisesine mensup oldukları, birçok Arap Süryanileşti. Mardin merkez farklı dinde olan kesimin ana dili Arapça’dır. Hiçbir Turyo dilini bilmemektedirler.

      Masius dağında cebel Tur da turyo veya bozulmuş Asur’ca konuştukları bilinmektedir. Mardin merkezden oldukları iddia etmekteler onlarla ilgili Mardin Merkezde müzelerde hangi tarihi eserleri var? Veya  Avrupa müzelerinde hangi eserleri mevcuttur? Dünyada ilk arkeolojik kazıyı yapan Avrupalılardır..  Yakubi Süryanilerle ilgili bir eseleri var mı? Acı kahve ve Mardin Arabesk kanepesi nasıl Süryani oldu? Resmen bir tiyatro, sahnelerde ise havariler ve onları izleyen  halk. Dolaysıyla kendilerini hiçbir ışığı görünmeyen bir tünele (Abbaraya) koydular. Üstelik inat edip böbürleniyor ve kendi icat ettiği, sonra da inandığı bu hurafeden başka da hiçbir şeyi kabul etmiyor ve onun yerine geçecek hiçbir alternatifi de istemiyor.
      Bu tiyatrodaki görünüm; bir oyuncak zırıltısı var ellerinde, Mardin kültür sözcüğü ezbere öğrenmişler, bende bu ezberi bozmam boynum borcudur. İşlerine geldiği gibi zurnayı çalmaktalar. Ama bir gün   zurnaları zırt diyecektir. Ak’la kara ortaya çıkacak külah düşecek kel görünecek  saygı ve sevgilerimle…
                                                                                                                                                                                                            
        

                            İsmail Efendinin cumbalı evi.