Mardin’de ilk evimiz. Sadettin Noyan. Babam, M. Nezir, Halam ve Arap atı
MARDİN’DE ARAP ATI
ASALETİN DÖRT NALI
Eskiden, at Şehirlilerin ve köylülerin
refahını belirten bir sembol olarak kabul ediliyordu. Mardin bölgesinde çeki
vasıtası olarak yola ve bakıma attan çok daha dayanaklı olan katır
kullanılırdı. Engebeli bir alan olan Mardin’de uzun mesafeli dağlık alanlarda
katırcılıkla taşıma yapılır.
Birçok kişi dünyadaki en güzel at soyunun
Arap atı olduğu konusunda birleşir. Gerçekten de evcileştirilmiş atların en
eskisi ve en safkanı olan Arap atı son derece alımlı ve zarif bir
hayvandır. Öbür soylara oranla biraz
daha küçük yapılı olan Arap atının sırtı kısa, kafası küçüktür. Gözleri iri ve
fırlak, çok duyarlı olan burun delikleri geniştir. Bu yüzden yandan
bakıldığında burun kemeri hafifçe içeri çökük gibi görünür. Ortalama Cidago yüksekliği 150 santimetredir.
Hareketleri çok yumuşak, soylu ve zarif olan
bu at yürür ya da koşarken kuyruğunu bayrak gibi havada tutar. Kendi soyundan
gelen safkan İngiliz atı kadar hızlı değilse de, dayanaklığı ve zekâsı bütün
öbür soylardan daha yüksektir. İ.Ö.5000 Yıllarından beri var olduğu sanılan ve
bütün hafif atların atası kabul edilen Arap atının kökeni konusunda gerçekler
ile efsaneler birbirine karışmıştır. Gene de, bu atın İ.S. 7.yüzyıl da
Arabistan’da yetiştirildiği kesindir. İ.Ö. 1.000 Yıllarında yetiştirilen ve
büyük olasılıkla Libya atının soyundan gelen Asur, Yunan ve Mısır atları Arap
atına çok benzediği için bu atında aynı soydan geldiği düşünülmektedir.
Geçmişte
İngiliz at yetiştiricileriyle Mardinli Arap atı yetiştiricileri aralarındaki
diyaloğ hayli geliştiğini söylenmektedir. Bunlardan biri alim ve hattat olan
anadili Arapça Tevfik Aşiroğlu olduğunu yaptığımız araştırma sonucundan
anlaşılmıştır.
Günlerden bir gün Türkiye Suriye sınırı
koruyan Jandarma ile kaçakçılar arasında
çatışmada ağır yaralanan kaçakçı atından
düşer, atı Masius’a yol kat eder Haris/Munezil köyüne varır, kaçakçıların
akrabalarına şöyle haber verir; At şaha kalkar ve kişner, köylüler; atı takip
ederler, sahibinin yaralı kaldığı mayın tarlasına götürür, sınırın tampon
bölgesinde yaralı yatan kaçakçıya ilk yardımı yapılır ve böylece at sayesinde
yaralı kurtulur. Asil at görevini bu şekilde ifa etmiştir. Derler. Araplarda
bir deyim var; “ Asil at hiçbir zaman sahibini ihanet etmez.” Derler.